Neler İzledim: Sweet Home (Kore Dizisi) - ID; Peace M

Neler İzledim: Sweet Home (Kore Dizisi)

 Evet, uzun bir aradan sonra Kore dizisi ile bloguma dönüş yaptım!





Herkese merhaba. Geçtiğimiz günlerde hem oğlumun hem benim rahatsız olmamız, ardından ara sınavların stresi vs. derken kendimi bir iki dizi izlerken buldum. Bunlardan biri de Sweet Home dizisi oldu. Ben, diğer başka kişilerin aksine stresli ve sıkıntılı olduğu zamanlarda romantik ya da ağlamalı diziler izlemektense polisiye, felaket, gerilim ya da korku temalı diziler izlemeyi tercih ediyorum. Hellbound sonrasında izlediğim dizi de bu oldu. Hellbound yazımı henüz hazırlamadan buna girişmiş oldum ama blog yazılarımı en son izlediğim dizilerden geriye gelerek vereyim dedim, hazır taze taze izlemişken 😅







Öncelikle efekt açısından Hellboun'dan daha az başarılı bulmuş olsam ve olayın içine girmeme biraz mani olmuş olsa da genel anlamda olay ve konu örgüsü olarak beğendiğim bir dizi oldu. Dizide +18 muhabbetinin olmaması da cabası tabii. Artık Netflix'in Kore dizilerine de sıkıştırdıkları için ağız tadıyla izlediğimiz K-Drama da bir serbestleşmeye gidiyor ve onları bile artık seçmek durumunda kalıyoruz. Ama çok şükür bu dizinin uyarılarında cinsellik yoktu. O yüzden benim gibi hassasiyeti olanlar rahatça izleyebilir.








Dizi, bilmeyenler için, distopik bir hikaye ve yine ''yaratıkların'' işgaliyle ilgili bir dizi. Yine bir dizi deneyler, bir dizi felaketler silsilesi ve yıkık dökük bir Seul görüyoruz dizide. Burasını kısa keseceğim o yüzden. Genel konuyu ilgili sitelerden okuyabilirsiniz.



Gelelim benim olayıma. Dizinin insan ilişkilerine dair olan ve bireysel anlamdaki yaklaşımlarını çok iyi bulduğumla olaya giriş yapmak istiyorum. Başrolümüzün aslında ölmek isterken dizinin sonunda yaşama tutunuşunu çok güzel işlemişler. Ama benim dizideki favori karakterlerim Jung Jae Heon ve Ji Su oldu. Jae Heon-ssi'nin dindarlığı güzel işlenmiş. Rahatsız etmiyordu hatta dizinin en başında Ji Su ile geçen diyaloglarında ''Ben misyoner değilim'' dediğinde sesli gülmüş olabilirim. Tabii bir Kore yapımı olmasından mütevellit yine araya dereye bir isyankarlık girmiş ama kendisinin karakteri çok iyiydi ve sanırım dizinin en beyefendi kişisiydi. Ji Su ile olan o samimi ve derin ilişkisini çok güzel hissedebiliyorsunuz. Ji Su çok büyük talihsizlikler yaşamış bir genç kızımız ve kendini müziğe vermiş ama tabii bu felaket karşısında o da hayata tutunmaya çalışanlardan birisi ve Jae Heon-ssi ile bildiğiniz ''yoldaş'' oluyorlar. Ama bu kızın talihsizliği asla son bulmuyor o yüzden en içimi parçalayan karakterlerden biri oldu. Dizinin adı da Ji Su'nun çaldığı bir parçaya Hyun Su ile konuştukları bir yerde geçiyor. Yani Ji Su'nun parçasının adı diyebiliriz :)






Tabii dizide bir diğer ana karakter olarak Lee Jin Wook'un can verdiği Sang Wook-ssi'yi görüyoruz. Gangster gibi gösterilse de başta, aslında neyin peşinde olduğunu ve yaptıklarının sebebini öğrendiğimizde midemiz bulanıyor, lanetler ediyoruz ve diyoruz ki bazı şeylerin de bu şekilde halledilmesi gerekiyor. Sang Wook-ssi her yeri yanıklar içinde olan ve geçmişinde talihsizlikler olan bir diğer karakter. Karakter gelişimi hikaye devam ederken görülüyor ve kendisine dair detayları gördükçe adamın neden öyle olduğunu, gözünün nasıl kara olabildiğini çok iyi anlıyorsunuz. Kendisinin sonlara doğru olan gelişimi özellikle çok hoşuma gitti. İnsan ilişkileri konusunda çok şey anlatıyor bu dizi, evet.






Dizide en sinir olduğum tip sanırım tıpçı çocuk Eun Hyeok oldu. Elbette bu gibi felaket durumlarında birinin liderlik ve önderlik etmesi gerekiyor ama bu çocuk insanları çekip çevireyim, canlarını kurtarayım derken ''Sende hiç mi kalp yok, vicdan yok be adam!'' dedirtecek cinsten şeyler yapıyor. Özellikle Hyun Su'ya olan yaklaşımında böyle ekranın içine girip dövesiniz geliyor. Yi Kyung'a yaptığından bahsetmiyorum bile. O yüzden bu çocuğu izlerken ''Doktor dediğin insan sevecek'' dedim yine ve yeniden. 







Son olarak Yi Kyung'a gelecek olursam o da Kore dizisinin güçlü kızı bu dizide. Kendisiyle ilgili beni rahatsız eden tek şey sırtındaki aşırı kaslardı. ''Hani onu da göstermeseniz ölür müsünüz?'' dedim. Görsel açıdan da çok hoşuma gitmedi. Onun haricinde kendisini daha önceden izlemişliğim vardı ama böyle bir karakterle ilk kez izledim sanırım. Karakterini iyi kanıksamış. Yi Kyung karakterinin kendisinin de genel anlamda yüklendiği misyon çok şaşırtan tarzda değildi. Genelde böyle dizilerde güçlü kadın karakterimiz her türlü tehlikeye atılır. Kendisini en takdir ettiğim sahne bizim tıpçı çocuğun karnına yumruğu geçirdiği yerdi zira fazlasıyla hak etmişti 😜






Aklımda en yer eden karakterler böyleydi. Aslında dizide distopik olaydan ziyade bunlar yer etti. Dizinin ucu açık bitti ve evet, son sahnede şok oldum. Beklemediğim bir şey oldu ve askıda bıraktılar. İkinci sezon Aralık'ta diye bir şeyler gördüm internette. Çıkarsa izleriz ne diyeyim.







Benim gibi bu tarz dizileri seviyorsanız, şöyle sabahtan akşama biraz gerileyim, biraz duygusallaşayım, azıcık da sinirlenip köpüreyim sonunda da şaşırayım derseniz izlemenizi tavsiye ederim. Bir sonraki ''kafama göre yazı''da görüşmek üzere.


Hoşça kalın!

Hiç yorum yok:

Blogger tarafından desteklenmektedir.