Zaman ve Mekânın Ötesinde Aile Olmak: LOST IN SPACE (ABD) - ID; Peace M

Zaman ve Mekânın Ötesinde Aile Olmak: LOST IN SPACE (ABD)

 


Yine yeniden bir dizi gönderisi ile daha merhaba!






Çok uzun zamandır bolca bir şeyler izliyor olsam da bir türlü bloğun başına geçip izlediklerimi yorumlama fırsatını oluşturamıyorum. Ama bu sefer bu güzel diziyi es geçmek istemedim. Diziye neden zamanın ve mekanın ötesinde aile olmak diye girdiğimi merak ediyor olabilirsiniz. Eğer diziyi izlediyseniz neden böyle dediğimizi anlayacaksınız ama izlemediyseniz işte neden böyle dediğimi sizlerle biraz spoiler vermeden paylaşmaya çalışacağım.








Lost In Space dizisi normalde bir kitaptan uyarlama ve dizi bizim zamanımızın biraz ilerisinde geçiyor. Tahmin edeceğiniz üzere bir uzay yolculuğunun üzerine kurulu bu hikayede Dünya çok büyük tehlike altında ve evrenin en zeki yaratığı insan her zaman olduğu gibi kendine yeni yaşayacağı bir yer buluyor. Bu yer epeyce uzak, birtakım zamanda yolculuk kadar diyeceğimiz bir yolu kat etmek gerekiyor. Bu yerin adı Alpa Centauri. Dünyamıza çok benzeyen bu el değmemiş yere önceden gitmiş bir kısım insanlar ve buraya gidebilmek için de bazı testleri geçmeniz gerekiyor. İşte burada dizide bizim yakından tanıyacağımız Robinson ailesi ön plana çıkmaya başlıyor. Aslında ilk sahne de onlarla başlıyor. Bir uzay aracında uzay kıyafetleriyle kart oynuyorlar ve bir anda bir şeyler ters gidiyor. Daha sonra varış noktalarından çok alakasız bir yere düşüyorlar ve olaylar burada gelişmeye başlıyor.







Dizide ana tema olarak bir robot ile çocuğun ilişkisi ve bunun yanı sıra "robotlar veya yapay zeka da hissedebilir mi?" belirlenmiş olsa da ben bu dizi ile ilgili beni etkileyen kısma yani Robinsonların nasıl aile olduğuna odaklandım. Başlarda John, Maureen, Penny, Judy ve Will'i hep beraber görüyoruz ama bu aile aslında tam da bir aile değil. Bölümler ilerledikçe John ve Maureen'in aslında ayrılmanın eşiğinde bir çift olduğunu ve Judy'nin John'ın öz kızı olmadığını görüyoruz. Ancak bölümler ilerledikçe ve zorluklarla karşılaştıkça bu aile birbirine kenetleniyor ve tüm sorunlarını hem konuşuyorlar hem de bir şekilde çözüyorlar. En arası sorunsuzdur diyeceğiniz ikili ilişkide bile bir terslik olduğunu görüyorsunuz. İşi için çocuklarını aslında ikinci plana atmış bir anne ve baba, üstüne ailenin yükü binmiş bir abla, tüm bu ilgisizliğin içinde kendini yazmaya vermiş bir ortanca çocuk ve her şeye rağmen yüreği sevgiyle dolu bir ufaklıktan oluşan bu aile sizi her bölümde kendine biraz daha bağlıyor.







Bu dizide benim en çok kendimden parçalar bulduğum kişi ise Judy oldu. Büyük çocuk olmanın ne demek olduğunu onda bir kez daha görüyorsunuz. Her şeyi sırtlamaya çalışan, en ters durumlarda babasının ve annesinin üstünden yükü almaya çalışan ama aslında içinde bir şeylerin de nasıl yok olduğunu çok iyi göstermiş. Elbette Judy'nin kendi babasının eksikliğinin de kişiliği üzerindeki etkisini görüyorsunuz ama annesi ve babası güçlü insanların aslında işinin hiç de kolay olmadığını güzel yansıtmışlar. Kardeşleriyle olan bağı ve sözleriyle değil hareketleriyle, en çok da fedakarlıklarıyla bunu göstermesi bana kendisini sevdiren unsurlardı. Tabii ki bazı yerlerde çok sinir bozucu bir ukalalalığı tutabiliyor ama tolere edilebilir diye düşünüyorum. Ayrıca maalesef ki kendisinin Don ile olan kimyasını hunharca harcadıkları için senaristlere de bir miktar sövdüm. Ama olsun, aile dizisi gibi aile dizisi olsun diye yapmışlarsa varsın öyle olsun deyip içime gömdüm o çifti.







Onun haricinde karakter gelişimleri gerçekten güzel bir diziydi. Ailenin her bir ferdinin en başından en sonuna nasıl gelişim gösterdiğini üç sezonda çok yerinde aktarabilmişler. Dizinin en güzel verdiği mesaj ise aile olmanın zaman ve mekanın ötesinde bir şey olduğu, ne koşulda olursa olsun eğer aile olmayı becerebildiyseniz her türlü maddi veya manevi zorluğun üstesinden gelebileceğinizdi. Belki dizinin içinde değinilmesi gereken daha başka ve çok daha güzel noktalar olabilir ama ben bu dizinin bende bıraktığı iz üzerine yazmak istedim. Bu yüzden Robinsonların benim için yeri her zaman bir başka olacak.






Diziyi bitirdikten sonra daha uzun olsaymış diye üzülsem de aslında tadında bittiği için de sevindim. Bir Amerikan dizisi olması sebebiyle bu diziyi de altyazısız ve orijinal dilinde izledim. Sizlere de böyle yapmanızı tavsiye ediyorum. Bazı komplike kelimeler ve ifadeler yüzünden çok anlamadığınız yer olabilir ancak Türkçe de olsa anlamayacağınız için bunlara takılmadan aynı benim gibi izlemenizi tavsiye ediyorum. Karakterlerin İngilizceleri çok açık ve anlaşılır geldi bana çünkü. Özellikle peş peşe de izlerseniz epeyce kulağınız dolmuş olur.



Siz de benim gibi hem aile hem de bilim kurgu olan yapımları seviyorsanız bu diziyi şiddetle tavsiye ediyorum!


Eğer izler ve beğenirseniz lütfen yorumlarınızı benimle de paylaşmayı unutmayın!




Hiç yorum yok:

Blogger tarafından desteklenmektedir.